Ana Sayfa > 2014 Eser Durumu

Restorasyon ve Konservasyon (Mayıs 2014-Ekim 2015)

Yrd. Doç. Özer Aktimur’un, restorasyon öncesinde Mayıs 2014’te sunduğu raporda, izlenecek yol şöyle tarif edilmektedir:

“Eserde öncelikli olarak göze çarpan kuvvetli korozyon ve paslanmanın sebep olduğu metal erimesi ve kayıpları söz konusudur. Özellikle yağmur suları ile yıkanan üst parçalarda önemli derecede kayıplar gözlenmiştir. Eserin öncelikli olarak ince metalden yapılmış kısımları önemli ölçüde erimiştir; sağlam olan kısımlarda ise parmakla bile dokunulduğunda içeri göçerek kırılmalar olmaktadır. Buna rağmen, eserin kalın etli parçalarının hâlâ iyi durumda olduğu gözlemlenmiştir. Bu haliyle eserin nasıl korunacağı ya da nasıl restore edileceği konusunda birkaç farklı yaklaşım olabilir. Bir uzman olarak benim fikrim; öncelikle her ne yapılırsa yapılsın, eser var olduğu şekilde temizlenerek koruma altına alınmalıdır. Sonrasında mümkünse iç mekanda sergilenerek korunmalıdır. Çok fazla, yıpratıcı temizlik işlemi yapılmamalıdır. Zaten zayıf olan parçaları da kaybetme riskine karşı dikkat edilmelidir. Bu sebeple mümkün olduğunca kimyasal temizlik yapılarak pas ve korozyon tabakasından arındırılmalıdır. Mekanik temizlik elle yapılmalı, motor ve taşlama gibi elektrikli aletler kullanılmamalıdır. Eser temizlik işlemi bittikten sonra, sadece metal konsolidasyonunda kullanılan özel malzemeyle koruma altına alınmalıdır. Bu işlem her bir parçayı kapsayacak şekilde daldırma tekniğiyle yapılabilir. Eserde bazı parçalar taşıyıcı gücünün kaybettiği için iç kısımdan veya esere müdahale etmeden arka kısımlardan destek yapılabilir; ancak kesinlikle orijinal eser üzerinden eksik parçaları yeniden üretmeye gidilmemelidir. Eser ne kadar yıpranmış olsa da, bu haliyle orijinaldir ve var olan hali korunmalıdır. Restorasyon ve konservasyon süreci, gerekli titizliğin ve dikkatin gösterilmesi açısından aceleye getirilmeden yapılmalıdır. İşin ehli bir restoratörün uygulamayı yapması, olası kayıpları engelleyecektir.”

Aktimur, eseri teslim aldıktan kısa bir süre sonra, Temmuz 2014’te ilk ara raporunu sunarak, eser üzerinde yaptığı incelemeler sonunda öngörülenden daha fazla hasar bulunduğunu ve restorasyon sürecinin uzayabileceğini bildirmiştir:

“Eserin teslim alınmasından sonra geçen süreçte, eserle ilgili bilgi ve araştırma yapılarak, restorasyonuna başlanmıştır. Sanatçının heykelde kullandığı teknikler ve bu eserindeki yapım aşamaları araştırılmıştır. Eserin dışarıdan görülen kısmının boyalı olmasından dolayı yüzeydeki pas ve boya tabakası söküldükçe tahminlerimizden daha ağır bozulmalarının olduğu ortaya çıkmıştır. Neredeyse erimiş haldeki yüzeyler çok daha hassas bir restorasyon sürecini gerektiriyor. Nispeten sağlam olan yüzeylere mekanik olarak müdahale edilse de çok hasarlı kısımlar sadece kimyasal yöntemle temizliği yapılabiliyor. Bu öngörülemeyen ağır bozulmalar için, hiç kayıp vermeden eserin restorasyonunu tamamlayabilmek adına, restorasyonun bitirilmesiyle ilgili zamanlamada gerekli esnekliği göstereceğiniz düşüncesindeyim.”

Bu süreçte Proje Bilim ve Danışma Kurulu periyodik aralıklarla Vakıf merkezinde ve restorasyonun gerçekleştiği atölyede bir araya gelmiş, gidişatı değerlendirmiş ve önerileriyle çalışmalara yön vermiştir. Aktimur, Şubat ve Nisan 2015’te verdiği ara raporlarda da, ilk raporda öngördüğü çalışmaları faaliyet takvimine uygun olarak gerçekleştirdiğini belirtmiştir:

“Heykelin restorasyon süreci, gelinen nokta ve bitişle ilgili olarak; an itibariyle dağılmış olarak gelen parçaların uzun bir çalışma sonucu, adeta puzzle gibi olan birleştirme sona ermekte. Şimdiki süreç Vakıf’taki komisyonun ön gördüğü boşlukların doldurulması. Sibel Horada’nın yönlendirmesiyle de farklı insanlarla görüşülerek yöntemler tartışıldı ve önümüzdeki hafta tamamlamalar yapılacaktır. Benim bitirilmesiyle ilgili öngörüm Nisan sonu, Mayıs başıdır.”

Öngörülenden uzun bir süreye yayılan restorasyon ve konservasyon çalışmaları, Yrd. Doç. Özer Aktimur'un atölyesinde belli aralıklar bir araya gelen Proje Bilim ve Danışma Kurulu tarafından da takip edilmiş, uzmanların görüş ve önerileriyle eser üzerinde uygulanan çalışmalar başarıyla hayata geçirilmiştir. Proje boyunca düzenli olarak bilgilendirilen ve süreci yakından takip eden İMÇ Yönetimi de, konservasyon aşamasının sonuna doğru Seyrantepe'deki atölyeyi ziyaret ederek eserin son halini yerinde incelemiş, Yrd. Doç. Aktimur ve Danışma Kurulu Üyelerinden bilgi almıştır. Çalışmaları tamamlanan eserin, atölyeden alınmadan önce Nisan 2016'da bir mimarlık ofisinin katkılarıyla üç boyutlu tarama işlemi gerçekleştirilmiş ve tüm hatlarıyla kayıt altına alınması sağlanmıştır.